"Hande Ortay ile keyifli ve güzel bir röportaj gerçekleştirdik." Hande Ortay'a yazarlık ve kitabı hakkında sorular so...
Öncelikle kendinizi kısaca anlatır mısınız?
Öncelikle sizinle röportaj yapmaktan çok mutlu olduğumu belirtip teşekkür etmek istiyorum. Kimdir Hande Ortay sorusuna gelecek olursak; evlat, kardeş, dost, öğrenci, şair ve yazar gibi sıfatları taşımaktan son derece mutluluk duyan ve her insanın varoluşunu anlamlandırması gerektiğini düşünerek elinden geldiğince bilginin peşini bırakmayan, meraklı bir dünya insanıyım. Daha spesifik, kariyer bazlı bilgi vermem gerekirse de; İstanbul Üniversitesi Almanca Öğretmenliği ve Sosyoloji Bölümü’nde eğitim görmekteyim. Yıllardır aldığım eğitim, tuğlalarını büyük bir azimle dizerek yükselttiğim ve daha da yükseltmekten başka bir arzumun olmadığı kariyerimin bana yetmediğini fark ettim. Gidebileceğiniz ama sonunda ne olduğunu bilmediğiniz bir seri tünellerin merkez noktasında durduğunuzu düşünün, elinizde meşale hangisine girmeniz gerektiğini düşünerek bekliyorsunuz. İşte, bir dönem öyle bir ruh hali içindeydim.
Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yazar mıydınız?
Yazmaktan asla vazgeçmezdim.
Bir yazar olarak okuduğunuz ve beğendiniz yazarlar kimlerdir?
Ben fecr-i ati döneminin şairlerinden, eserlerinde sembolizm üslubunu kullandığı müşahede eden Türk edebiyatın en etkili yazarlarından biri olan Ahmet Hâşim’i takip ederim. Bu; merdiven, o belde, karanfil ve hazan sevdiğim şiirlerinden birkaçıdır. Ahmet Hâşim’in şiirleri sözden çok, musikiye yakındır. Melankoli kişiliğiyle kendime yakın buluyorum. Ahmet Haşim çok iyi bir erkek şairiydi bence. Fiziksel görünümünden dolayı gündüzü sevmeyen, hatta gündüzden korkan, gecelerin adamıydı… Şiirlerinde sürekli “Akşam’dan” bahsetmiş. Fecr-i ati Edebiyatı’nın en önemli ismi olan ve içkiye bağımlılığı yüzünden maalesef erkenden hayata veda eden, aynalara düşman, gecelere dost büyük şairdi… “Akşam, yine akşam, yine akşam Bir sırma kemerdir suya baksam Üstümde sema kavs-i mutalasam” Akşam, yine akşam, yine akşam Göllerde bu dem bir kamış olsam” Ben bu dizeleri okuduktan sonra, kendi tarzımı onda buldum ve en sevdiğim şairlerden biri oldu Ahmet Haşim.
Gelecek ile ilgili projelerinizden söz eder misiniz?
İkinci şiir kitabım olan “Limanı Olmayan Âşıklar” da Nisan ayında sizlerle olacak. Kitabımda yaklaşık 90’a yakın şiirler var. Bu şiirler, 2015 ve 2016 yıllarında yazıldı. Bunların tamamını bir yıl içinde yazdım. Ve dediğim gibi şairlerle vakit geçirdikten sonra, kendimi şiire daha yakın hissettim ve şiire direkt girdim. İkinci Şiir kitabım olan “Aşk-ı Derun” da bu yıl içinde çıkacak. O şiir kitabımda da “Oysa Bir Umuttu” öykü kitabımda olan Nilüfer karakterine ait, kısa hikâyeler iliştirdim. Bu kısa hikâyelerde, Nilüfer karakteri aşkın o karmaşık ama bir o kadar da bağlayıcı dünyasına götürecek. Okuyucu olarak bu yolculuğa hazır olup olmamak, aşka ne kadar yakın olduğunuzla alakalı.
Eğer yazar olmasaydınız hangi işle meşgul olmak isterdiniz?
Tekrardan yazar olurdum. Zira insanın içinden bir şeyleri dışarı dökebilmesi kadar güzel bir şey yoktur.
Bu çok değişebilir. Bazen öykü bir ilham gelir ki, her şey kafamda olup biter ve konuyu içselleştiririm. Bazen de içimden nasıl geldiyse yazarım. Lakin asıl iş yazmakta olduğum metni bitirdiğimde başlar. Kurgu zaman algısı, karakter mekân ilişkisi, akış, karakter diyalog gibi…
Yazarken çektiğiniz zorluklar nelerdir?
Yazarken farklı sözcükler kullanmaya ve sizi düşündürmeye yakalamanızı istiyorum. Hani derler ya bakmak ve görmek arasındaki fark ne kadar önemli ise, anlamak ile kavramak arasında o kadar büyük fark var. İşte demek istediğim de tam olarak bu. Durum böyle olunca biraz da olsa zorlanabiliyorum. Ve ilham gelmedikçe de kendimi zorlamıyorum. Zira genelde fazla zorluk çekmiyorum.
Yeni yazarlara tavsiyeleriniz nelerdir?
Günün birinde, bir genç gelip Andre Gide’ye, “Sizce yazar olmalı mıyım?” diye sorduğunda, “Olmayabiliyorsanız olmayın.” diye yanıtlar Gide. Bence çok zekice bir cevap... Yazmaktan başka çaresi olmayan kişilerdir büyük yazarlar, zira başka türlüsü mümkün değildir. İddialı görünebilirsiniz lakin iddialı olmayacaksanız. Tam bir farkındalıkla yaptığınız işle, hem hal olmayı öğrenmelisiniz. Yazar ve şair unvanını kişi kendine vermez. Bu makamı toplum verir. Her şiir yazan şair, her kitap çıkaran da yazar değildir. Büyük araştırma ve alın teri gerektiren bir uğraştır. Bu da ancak sevgi, emekle elde edilir. Örnek alacağımız yazarların kişiliği, eserlerini güzel inceleyip, aile yaşamı düzgün kişileri örnek alıp, tecrübelerinden yararlanmalıyız. Kalemler anlamlı bir esere yol almalı ve insanlığa faydalı eserleri gelecek nesillerimize bırakmak en büyük hedefimiz ve mirasımız olmalıdır. Bu yolda sabrederek elde edeceğimiz değerleri korumalıyız ve emek verenlere de saygı gösterip, sahip çıkmalıyız. Hepimizin yüreği başka, içindeki deryaları da başkadır. Övgüye layık olanı görmeli, takdir etmeliyiz.
Okuyucularınıza neler söylemek istersiniz?
Takipçilerimle @sairyazarhandeortay hayran sayfası üzerinden yoğun bir şekilde iletişim kuruyorum. Benimle bu yol ile bağlantı kurabilirler. Sosyal medya da kişisel olarak varım. Takip edebilirler...